Üstadlar Eski bir av anısı...

'İshak BALLICA' forumunda ishak BALLICA tarafından 3 Mayıs 2009 tarihinde açılan konu

  1. ishak BALLICA

    ishak BALLICA ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    15 Ekim 2008
    Mesaj:
    3,466
    Alınan Beğeniler:
    102
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    İzmir
    Sonbaharın ilk günleri olmasına rağmen;yaz sıcağının tüm haşmetiyle hala ortalığı yakıp kavurabildiği bir haftanın son iş günüydü…Bir hafta sonunu es geçersem, diğer hafta sonu mutlaka bir kaçamak yapmaya çalışırdım…

    Tarih yaklaşık bundan 5-6 sene önce olsa gerek…Belki de daha fazla….O zamanlar o günkü şartlar dolayısı ile ortaya çıkmış olan “oldukça bereketli “ bir mekana yeni yeni gitmeye başlamıştım..

    Yine günlerden öyle bir gün….İş yeri çıkışı adeta son ders zilinin çalması ile coşkuyla okulu terk eden küçücük bir çocuk edasıyla soluğu doğruca balık halindeki yemcide almış ve bir patlak mamun alarak eve gelmiştim…Daha sonra da almış olduğum kıpır kıpır mamunları evde talaşlamış ve buzdolabının çok soğuk olmayan sebzeliğe koymuştum…Amaç onları serin bir ortamda tutarak daha uzun yaşamalarını sağlamak ve av esnasında da kıpır kıpır kalmalarını sağlamaktı.

    Ve sıra gelmişti hava kararmadan bir an önce av yapılacak mekana ulaşmaya ve akşam suyunun bereketini yakalamaya..

    O zamanlar sıkça görüştüğüm ve bu günkü ekonomik iş koşullarından dolayısı ile pek balığa kaçmaya fırsat bulamayan bir arkadaşımın iş yerinde soluğu aldım..Doğruyu söylemek gerekir ise, onun ile buluşup kendimizi bir an önce yola atmamız yaklaşık en fazla 15-20 dakikamızı almış idi…Sanırım o da tüm gün boyunca benim bir an önce gelmemi ve onu almamı adeta bayram sabahı erkenden kalkıp bayram harçlığı bekleyen çocuklarının heyecanı ile beklediğine şahit olmuştum..

    Ve daha sonra tabiki kilometrelerce sürecek olan upuzun bir yolculuk başladı. Yolda bir ara nevale tarzından bir şeyler almak için durmuştuk..

    Derken av yapılacak olan mekana varıldı…Mekan sahipleri ile bir-iki hoş sohbetten sonra bizi kıyıya yaklaşık 20-30 metre mesafede demirli olan ; iş ortamında kullandıkları oldukça büyük sayılabilecek olan içinde bir adet vinç de bulunan bir tekneye atmaları ile derin bir nefes almış oldum.İşte o andan itibaren ,kendimi adeta okul ortamında kurtarma yazılısında sınav salonuna oturmuş ve sınav kitapçığını bekleyen talebenin son bir dikkatle kalemini-silgisini kontrol edermiş gibi başladım bir an önce av esnasında kullanacağım takımları hazırlamaya..

    Bu esnada güneş tüm gün boyunca ısıttığı yeryüzünü artık yavaş yavaş terk etmeye ve yerini adeta gümüşten bir tabak gibi tüm gece boyunca gök yüzünde aslı kalacak olan Dolunay’a bırakmaya hazırlanıyordu..

    Güneş’in dünyayı aydınlatan etkisinin yavaş yavaş kaybolması ile gecenin o içleri ürperten karanlığı başlamış ve havayı adeta bir yağmur sıcağının getirdiği yapış yapış nemli bir ortam kaplamıştı.


    Av arkadaşımın tüm gece boyunca sürecek olan avımız esnasındaki ilk tercihi benim gibi hemen oltaları suya kavuşturmak olmadı.Av maceramızın başladığı ilk saatleri yolda almış olduğumuz soğuk biralarını teker teker götürmek fikri sanırım ona daha cazip gelmiş olsa gerek olduğundan vaktini bu yönde geçirmeyi tercih etmiş idi.

    Bulunduğumuz mekanın derinliği sanırım bir- iki insan boyu derinliğinde olsa gerek idi…Çünkü oldukça sakin olan bir havada deniz adeta usta bir ütücünün elinden henüz çıkmış gibi dümdüz ve kusursuz idi...sakin havada Dolunay’ın da ortamı aydınlatması ile zemini rahatça çıplak gözle görme imkanı mevcut idi…

    Bu av esnasında benim takım olarak tercihim çıplak iğneye mamun takarak gidebildiği kadar ileriye savurmak ve takımın yavaş yavaş süzülmesi esnasında da o “Al Yanaklı/Kalın dudaklı yarim” ile bir an önce kavuşmak ve kucaklamak idi…

    İlle velakin avın başladığı ilk saatlerde o nur yüzlü ‘’Paşa ‘’ve ekibi ile bir türlü karşılaşma nasip olmadı…Ara ara gelen balıklar bir el büyüklüğünden küçük olan isparoz-karagöz türünden balıklar oldu…Akşamın artık geceye döndüğü saatlerde ise bir iki sargoz denk gelmiş ve onlarda aynen pek zarar vermeden geldikleri ortama iade edilmişti.

    Gece ilerlemeye başlayınca içinde bulunduğumuz ortamdaki kıyıda yer alan binalara elektrik sağlayan jeneratörün kapatılmasıyla , çok şükür o geldiğimiz andan itibaren kulaklarımız adeta tırmalayan sesi kesilmiş idi…Artık şu andan itibaren dolunaylı gecenin o muhteşem güzelliğini yaşamak için hiçbir engel kalmamıştı.

    Saatler gece yarısını henüz geçmiş idi ki, arkadaşım ben azıcık şöyle uzanayım diyerek sırt çantasında yer alan ince battaniyesini çıkartması ve aldığı alkolünde etkisiyle olsa gerek tertemiz bir yaz akşamı gökyüzünde pırıl pırıl parlayan yıldızlar altında tatlı bir uykuya dalması fazla bir zaman almadı.

    İşte o andan itibaren sanki dolunay’ın şıkır şıkır aydınlattığı bu güzel ortamda bir tek ben ve su üstünde şapırtılar yaparak nasibini arayan küçük gamitlerden başka uykuya dalmamış hiçbir canlı varlık yokmuş izlenimi edinmiştim…

    Ortamın sessizliği o kadar yoğun idi ki, bir an için kendimi Tibet dağlarındaki Buda rahiplerinin kendilerini ibadet maksadı ile dünya uyaranlarına kapattıkları ortamların en yoğun olanında hissettim…Ortamda tık yok….Allah’ım bu ne güzel bir ortam diye içimden geçirdim…

    Bu esnada ara sıra 0.22 siglon misinaya bağlı olan sanırım mustad 496/01 numara iğneki mamunu tazeliyor ve bıkmadan usanmadan tekrar tekrar süzdürme tarzından olta atmayı devam ediyordum…Arada ne bir bir kurşun ne de fırdöndü ağırlığı olmayan bu takım dibe yavaş yavaş iniyordu.Dibe kavuştuğunda ise, belirli bir süre geçtikten sonra haliyle yemin başına üşüşen kırıntı tarzında diye tanımlıyabileceğimiz balıkların yemi ha bre bozması da oldukça canımı sıkmaya başladı…

    Bir ara yahu bende azıcık uzansam mı diye de düşünmeye başladım...Eeee, geleli saatler olduğu halde o özlenen ağır misafir ile bir türlü karşılaşıp hasret gidermek de nasip olmamıştı.

    Yalnız son 2-3 atıştan beri bir süre sonra takımı dipde azıcık bekledikten sonra çektiğimde mamunun kafa kısımlarının olmadığını fark ettim.Halbuki o saate kadar takımı geriye çektiğimde ya hiç bir yem kalmamış ya da yem sağından solundan tırtıklanmış bir halde geri geliyordu…

    Bu tesbiti yaptıktan sonra hayırdır deyip, mamun kutusu içinde yer alan kıpır kıpır mamunlardan en irilerinden birini iğneye takarak takımı yine gidebildiği kadar ileriye savurdum. Dolunay’ ın aydınlattığı ortamda takımın suya düştüğü an ve su üstünde kalan misinanın diğer kısmı oldukça net olarak görülüyordu.Takım yavaş yavaş suya gömülür iken haliyle arkasında yer alan misinanın diğer kısmını da sürüklüyor ve dibe yaklaşmaya başlayınca da bu defa takımın fazlalık kısmı boşluk yapmaya başlıyordu…

    Bu çaresiz ve artık gına getiren atışların yine bir tanesini yapar bir an misinanın boşluğunun gerildiğini fark ettim….Hayırdır deyip, hiç nefes almadan hemen takımı çekip baktığımda ise mamunun tamamen alınmış olduğu fark ettim.

    Aha dedim kendi kendime….Evet bu defa geldiler diye içimden geçirdim….O an nabzımın elimde olmadan hızlı hızlı atmaya başladığını hissettim.Ve, bir atış daha….

    Evet bu defa olmuş idi….Takım da yer alan mamun daha suya yeni kavuşmuş ve yavaş yavaş inmeye başlamış idi ki…..Bir anda elimdeki misina ileriye doğru gerildi ve o an elimin sobaya deyip de yanmasının verdiği acıyla hareket eder tazında tasmalamayı yaptım…

    Evet ağır misafir nihayet arz ı endam etmiş ve şu an onun ile adeta tokalaşıyormuş gibi başladım takımı yavaş yavaş çekmeye….

    Ben misina ince olduğundan kopartmadan çekmeye çalışır iken,o da tüm gücü ile kendini kasarak-kuyruk freni yaparak ve sağa sola güçlü kafa darbeleri ile gelmiyeceğim diye son bir gayret içine giriyor idi…

    İşte her birimizin ortak tutkusu olan bu güzel hobinin en heyacanlı yeri bu olsa gerek…Yani av ile avcının ince bir can pazarlığı yaptığı anlar…

    Bu esnada en büyük korkum, teknenin sudan bayağı yüksek olmasından dolayı , balığı sudan çıkarttığım anda son bir kafa darbesi ile kaçabilme olasılığının yüksek olmasındandır..

    Allahtan korktuğum olmadı ve balığı tekneye alır iken doğrudan doğruya kucağıma aldım….Ve elimde olmayan bir refleks ile iki elim ile balığa sarıldım…

    İşte on , balığın sırt yüzgeçlerinin adeta keskin bir bıçak gibi avuçlarıma battığını hissettim…İlle velakin yaşanan öyle bir tatlı haz ki, başka zaman yaşanacak böyle bir acı ile insan bir an için şöyle kıpırdamadan kalakalacağı bir acı olsa gerek…

    Balığın ağzında yer alan iğneyi çıkartmak için fenerimi yaktığımda, balığın güzelliğini ve iriliğini o an daha iyi fark etmiş oldum…Yaklaşık yarım kilo civarı veya ona yakın….Ama henüz sudan yeni çıkmış olduğu için ve sırt - yan yüzgeçlerini ve kendini kasarak durduğundan o an insan gözüne hemen hemen kiloluk bir balık diye düşünülecek tarzda bir güzellik ayaklarımın ucunda yerde duruyordu..Evet bu defa olmuş idi….Evet, sabrın sonu selamet cinsinden bu dafa başarmış ve şans yüzüme gülmüştü….

    Neyse bu kısa süren zafer sarhoşluğundan sonra hemen kendimi topladım ve takımı bir daha savurdum….Baktım ki yine aynı hareket ile tekrar karşılaştım..Tabiki bu defa sanırım geç kalmıştım.

    Gece oldukça ilerlemiş ve gecenin sessizliğini benim hızlı hızlı nefes alış verişim ve balığın tekne tabanında çırpınmasından dolayı yarattığı tıkırtılar bozuyordu.Ve takımı tekrar savurmam ile suya kavuşunca yine o bildik hareket gelmekte gecikmedi.Tabiki hemen yine tasmaladım ve benim al yanaklı/ kalın dudaklı paşam yine üstünde…

    Allahım sanki bu defa daha iri gibi….Başladım takımı toplamaya ….Ama daha güçlü kafa darbeleri geliyor bu defa..Takımı toplar iken içinde yaşadığım heyacandan olsa gerek ,bir an kendimin bile zor duyabileceği hırıltı tarzında arkadaşıma seslendiğimi hatırlıyorum….Oğlum kalksana diye ….

    İlle velakin arkadaşta tık yok….Öyle derin uyuyor ki….Onu o an gören Sanki bu güne kadar hiç uyumamış yada ömrünün en güzel uykusunu adeta yudum yudum içine çekiyormuş diye aklından geçirebilirdi.

    Artık şimdi icraat zamanı başlamış ve kar yağar iken kuyuları doldurmaları misali makul ölçüler tarzında hareket ederek bir iki balık almanın tam zamanı gelmişti..…İkiyi veren Allahım üçüde verir diye düşünür iken üçünü misafir de benim süzülen tek iğnede yere alan mamunun cazibesine kapılmaktan kendi alamadı.

    Çupralar arkaya arkaya gelmeye başlayınca ne elimi silip, şöyle avcumun içinin neresi kanıyor diye bakmaya ne bir fırsat ne de bir ortamın olduğu anları yaşıyordum… Arka arkaya yaptığım atışlardan 2 yada 3 üne balık basmasa mutlaka onu izleyen diğer atışlardan birine basıyor ve tasmalayıp iğneği damağa oturtmayı başarıyordum.

    Avcı ile avı arasındaki bu can pazarı kısa kısa aralıklar ile sanırım 1-2 saat gibi sürmüş olabilir…Bu esnada rakamı tam olarak hatırlıyamasam bile 12-13 tane kadar hakikaten kallavi denilecek tarzda güzel balıklar aldım…

    Ve balığın geçişinin son bulması ile nihayet artık sızım sızım sızlayan ellerime bakmaya sıra gelmişti…Zira ellerim olsun..Üstüm başım olsun leş gibi diye tarif edilebilecek tarzdan bir hal almış idi…

    Balıkları yanımda getirdiğim bir poşete yerleştirerek, daha sonra ellerimi temizlediğimi hatırlıyorum…Daha sonra da girmiş olduğu sınavını başaran bir talebenin gönül rahatlığı ile yaşadığı huzur ile şöyle bende kısa bir şekerleme yapmaya karar verdim…Zira sabahın olmasına az kalmış ve hakikateden de yaşadığım heyecandan ve sarf ettiğim efordan dolayı da bayağı yorulduğumu hissetmeye başlamış idim..

    Ve, yatmadan da çantamın yan gözünde bulunan bölmeden bir adet üstüne 0,40 misina sarılı bir makara çıkararak üstüne 3 iğneli bir takım bağladım…Amacım, çantamda daha önceki avlardan kalan atmaya kıyamadığım bir kaç tuzlu sülünezden takıp bir nev i bırakma gibi bir şey yapmak idi..

    Artık ne zaman onları yaptığımı..Ne zaman da fırsat bulup azıcık şekerleme yapmaya başladığımı emin olun tam olarak hatırlıyamıyorum….Demek ki, bayağı yorgun olduğum için azıcık dirsek keyfi yapayım der iken resmen uykuya dalmışım…Artık ne kadar uyuduğumu bilmiyorum…

    Bir an hayal meyal dahi olsa arkadaşın bana seslendiğini duyar gibi oldum….Sersem sepelek gözlerimi açmaya çalıştığımda ise sabahın ilk ışıklarının çoktan üstümüzü bir yorgan gibi sarmaya başladığını uzandığım yerden kafamı azıcık kaldırdığımda fark ettim…Benim kalkmak için yerimden doğrulduğumu fark eden arkadaşım, yahu şu kasnak senin mi…Deminden beri ara ara boşalıyor demesi ile, bir an gözlerimin açlması bir oldu….

    Benim uyumadan önce bırakma tarzında teknenin hemen yanından sarkıttığım bırakma takımına bir misafir yapışmış olabileceğini düşündüm...Başladım kasnağı sarmaya…Yav sar sar bitmiyor….Sanki misinayı biri denize boşaltmış ve ben boş misinayı tekrar geri sarıyorum..

    Ve, tam ümidi kesmiş iken misinanın artık kolay sarılmadığını ve ucunda bir ağırlığın olduğu fark ettim…Hoppala bu nedir diye başladım tabiki , daha hızlı hızlı sarmaya….Ama misina teknenin altından ters taraftan geldiği için hali hazırda hiçbir şey gözükmüyor diye düşünür iken bir an tabak gibi bir şeyin parladığını fark ettim…O an elimdeki kasnağı ani bir refleks ile ayaklarımın altına bırakarak elimde kalan misinayı daha itina ile toplamaya başladım….

    Ve daha sonra gördüm ki, gecenin son misafiri oldukça eli yüzü düzgün tarzda bir mırmır imiş de benim haberim yokmuş…

    Neyse, sözün özü……Uykusuz ama oldukça başarılı geçen , tadı seneler geçse dahi hala damağımda kalmış olan güzel bu av anısını sanırım daha nice zaman geçse dahi unutmam mümkün olmayacaktır
     
    En son bir moderatör tarafından düzenlenmiş: 17 Kasım 2016
  2. İsmail ESENCAN

    İsmail ESENCAN Admin Admin

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    11,450
    Alınan Beğeniler:
    10,056
    Ödül Puanları:
    5,113
    Şehir:
    İzmir
    Web Sitesi:
    Üstadım, emeğine sağlık özenle hazırlamış olduğun bu Anını bizlerle paylaştığın için teşekkürler.
    Bu anını bende bir öğrenci edası ile sonuna kadar okudum ve dersimi çalıştım.Aynı güzellikteki anıları tekrar yaşaman dileğiyle.:)
     
  3. gülbaharlar

    gülbaharlar Gold Üye Gold Üye

    Katılım:
    18 Aralık 2008
    Mesaj:
    727
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    ege ve akdeniz
    ishak abicim eline emeğine sağlık
     
  4. ishak BALLICA

    ishak BALLICA ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    15 Ekim 2008
    Mesaj:
    3,466
    Alınan Beğeniler:
    102
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    İzmir

    Sevgili İsmail ve Ali kardeşim, geçmiş bir zamanda yaşamış olduğum ve hatıralarda kaldığı halde hala tezeliğini koruyan bu anı yazımı ilgi duyup da okuduğunuz için teşekkür ederim...

    Yukarıdaki anı yazısında bahsi geçen arkadaşımı epeyden beri göremiyordum...Geçtiğimiz cumartesi günü bir fırsat bulup ona uğramış idim...Dereden tepeden konuşup konu konuyu açar iken bu anı da haliyle muhabbet esnasında geçmiş oldu...
    İşte bundan esenlenerek o yazıyı yazdım...İnşallah bir an önce işleri düzelir ve kendine zaman ayırabilirse, bu arkadaşım ile tekrar balığa gitme fırsatı bulurum inşallah...
     
  5. Carti

    Carti Üye Balıkçı

    Katılım:
    22 Eylül 2008
    Mesaj:
    742
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    EGE KIYILARI ve ESKİŞEHİR TATLI SULARI
    Sevgili İshak abim önce yüreğine sonra ellerine sağlık..
    Bu güzel anana bizlerle paylaştığın için teşekkürler...
     
  6. onur

    onur Üye Balıkçı

    Katılım:
    8 Şubat 2009
    Mesaj:
    402
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    EGE *
    ustadım bu güzel anıyı bizimle paylaştığın için teşekkürler işallah gelecekteki anıların bundan daha güzel geçer sevgiyle kal
    selamlar
     
  7. Fedai

    Fedai Gold Üye Gold Üye

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    0
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    2
    Şehir:
    Akdeniz,Ege,Marmara
    İshak abi
    Cok itina ile yazılmıs bir anı buyuk bir heyecanla okudum emegine saglık abim:)
     
  8. kony@lı

    kony@lı KONYA İL SORUMLUSU Gold Üye

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    716
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Konya - Karaman
    Değerli İshak abi bu güzel anıyı bizimle paylaştığınız için teşekkürler.
    Emeklerinize sağlık.
     
  9. Murat VAROL

    Murat VAROL Gold Üye Gold Üye

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    800
    Alınan Beğeniler:
    6
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Mardin
    Sevgili ishak hocam, gerçekten hikayen anıların çok güzelmiş daha güzelini yaşaman dileğiyle...
     
  10. Nevin

    Nevin Üye Balıkçı

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    93
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    ALMANYA-MARMARA-EGE-AKDENİZ
    Bu güzel aninizi bizimle paylastiginiz icin tesekkürler
    Daha nice güzel anilar vede avlar sizinle olsun​
     
  11. Sedo3535

    Sedo3535 Tba Okuru

    İshak abicim, eline emeğine yüreğine sağlık, büyük bir heyecanla okudum, bu anını bizlerle paylaştığın için teşekkürler Abi.
     
  12. Sevgili İshak Kardeşim,

    bu Türkü tadında ki av anısını bizlerle paylaştığın için Teşekkürler.Bir solukta okudum ve sanki senin yanıbaşındaymış gibi o anı yaşadım...

    Teşekkürler.:)
     
  13. ishak BALLICA

    ishak BALLICA ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    15 Ekim 2008
    Mesaj:
    3,466
    Alınan Beğeniler:
    102
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    İzmir

    Sevgili dostlar, çok daha güzelini her daim sağlık ve sıhhat içinde dostları
    mız ile tekrar tekrar yaşamamız dileği ile hepize rastgele...
     
  14. paşalı

    paşalı Üye Balıkçı

    Katılım:
    23 Ocak 2009
    Mesaj:
    634
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Deniz
    İshak hocam gercekten okadar güzel konuyu işlemişsinki emin ol bana o geceyi yaşattın.Sankı bende sizinleymişim gibi geldi.Bu güzel paylaşım için sağ ol var ol arkadaşım.Daha nice al yanaklı kalın dudaklılara.
     
  15. GERENCE

    GERENCE Üye Balıkçı

    Katılım:
    18 Aralık 2008
    Mesaj:
    84
    Alınan Beğeniler:
    0
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Çeşme-Ilıca-Ildır-Alaçatı
    İshak kardeşim;
    harika bir anlatımla o keyfi bana da yaşattın:) kalemine sağlık...
     
  16. Onur ADIGÜZEL

    Onur ADIGÜZEL Üye Balıkçı

    Katılım:
    23 Eylül 2008
    Mesaj:
    91
    Alınan Beğeniler:
    6
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Sakarya
    İshak abi okurken beni de alıp götürdün o anlara abicim. Bu güzel anıyı böyle güzel bir anlatımla bizlerle paylaştığın için çok teşekkürler...daha da keyifli nice anlar yaşaman dileğiyle abicim:)
     
  17. ishak BALLICA

    ishak BALLICA ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    15 Ekim 2008
    Mesaj:
    3,466
    Alınan Beğeniler:
    102
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    İzmir

    Güzel yorumlarınız için teşekkürler....Eminim ki, her birimiz bu veya bunun gibi onlarca güzel av yapmışsızdır...Önemli olan sağlık-sıhhat ile dostlarımız ile birlikte tekrarlarını yaşabilmek olsa gerek...
     
  18. discus

    discus Üye Balıkçı

    Katılım:
    13 Kasım 2008
    Mesaj:
    94
    Alınan Beğeniler:
    5
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    muhtelif
    canım abim konuyu daha önce okumama rağman malesef şimdi yazma fırsatı bulabildim.
    mükemmel geçen bir avı gerçektende bunda daha mükemmel bir anlatımı sanırım olamaz.okurken senin yerine misinayı suya saldım senin yerine uyudum seninle bereber balığı çektim abi..

    bu muhteşem anını bizlerle paylaştığın için sonsuz teşekkürler canım abim...
     
  19. Kerem YAMAN

    Kerem YAMAN Üye Balıkçı

    Katılım:
    11 Nisan 2009
    Mesaj:
    14
    Alınan Beğeniler:
    0
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    EGE
    ishak abi bende aranıza yeni katıldım yaşadığın bu güzel olay bana roman gibi geldi baştan sona tam 3 sefer büyük zevk alarak okudum sanki senin yaşadıklarını ben yaşadım ve bu güzel avı bizle paylaştığın için teşekkürler
     
  20. ishak BALLICA

    ishak BALLICA ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    15 Ekim 2008
    Mesaj:
    3,466
    Alınan Beğeniler:
    102
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    İzmir

    Serkan'ım, hep birlikte de yapabileceğimiz nice güzel avlarda da aynı duyguları yaşabilmemiz dileği ile güzel sözlerin için teşekkürler...



    Kerem kardeşim, bu güzel ortama hoş geldin, sefa getirdin...Övgü dolu güzel sözlerin için teşekkürler...
     
Yükleniyor...

Bu Sayfayı Paylaş