Her Telden Marmarada balık neden azalıyor...

'HER TELDEN' forumunda senihcan tarafından 26 Haziran 2014 tarihinde açılan konu

  1. senihcan

    senihcan Üye Balıkçı

    Katılım:
    20 Mart 2014
    Mesaj:
    83
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    İstanbul,Mersin,Adana
    http://t24.com.tr/haber/levent-artuz-midye-yerine-pil-emin-daha-iyi,240862

    Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi’nin (MAREM) Başkanı Hidrobiyolog Levent Artüz, "Denizde arıtma diye kabul edilebilecek hiçbir unsur yok. Tamamen bir gözboyama. Türkiye’de hiçbir denizde arıtma yok" dedi. Denizlerdeki kirliliğin çift kabuklular üzerindeki olumsuz etkisine de değinen Artüz, “Kum midyesi, istiridye, kara midye gibi çift kabukluların 90’lı yılların ortasından beri Marmara Denizi’nden çıkarılması yasak. Nedeni ise kirlenme yüzünden çift kabuklularda oluşan toksin organizmalar. Bunların ihracatta muazzam bir potansiyeli var ama insan sağlığına zararlı olduğu için değerlendiremiyorsunuz. Çünkü o kadar zararlılar ki midye yemek yerine pil emin daha az zarar görürsünüz" ifadesini kullandı.
    Marmara Denizi’ndeki kirlilik nedeniyle balık türleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 1954’den bu yana faaliyette olan Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi’nin (MAREM) Başkanı Hidrobiyolog Levent Artüz Marmara Denizi’nin son halini ve mevcut durumununu Taraf gazetesindenBillur Özgül'e anlattı. 17 üniversitenin birlikte yürüttüğü projede Marmara Denizi’nin jeolojisi, oşinografisi (okyanus bilimi), biyolojisi, mikrobiyolojisi her bakımdan araştırılıyor.
    [h=2]Kirliliğin mimarı Damalı ve Dalan[/h]Son yıllarda kirliliğin üst seviyeye çıkması nedeniyle denizlerde oksijen miktarının azaldığına dikkati çeken Hidrobiyolog Artüz, kirlenme sürecinin deniz canlıları, insanlar ve çevre üzendeki etkisini şöyle anlattı: “Elimizde Marmara Denizi’yle ilgili 1954’ten beri tutulmuş raporlar mevcut. Çok uzun yazılara konu olabilecek bir değişim söz konusu. Bu değişim 1980’lere dayanıyor. İlk olarak Atom Damalı ve Bedrettin Dalan zamanında İstanbul kanalizasyon projesi master planının revize edilmesi sonucu arıtmaların yapılması yerine atıkların Boğaz’daki alt akıntının taşıyıcı bant olarak kullanılması sonucunda Marmara Denizi kirlenmiştir. O gün bilim insanları buna çok karşı çıktı, bugünkü tabloyu çizdiler. Ama onlara inanılmadı ve proje uygulandı. Yabancı uzmanların o zamanki projeyi değerlendirme raporlarında, ‘Siz bu projeyi uygularsanız Marmara Denizi balıkçılığına noktayı koyarsınız’ yazıyor.”
    [h=2]ÇED raporuna rağmen tüp geçit yapılyor[/h]Marmara Denizi’nde yapılan tüp geçidin etkilerini anlatan Artüz şunları söyledi; “Marmara Denizi’nde ilk tüp geçit Sezai Türkeş ve Fevzi Akaya zamanında gündeme geldiğinde Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarında atıkların arıtmadan alt akıntıya verilmesi devam ederken, tüp geçit de yapılırsa vahim sonuçlar elde edileceği raporlanmıştı. Bunların hepsi hasıraltı edildi ve bugünkü duruma gelindi. Hiçbir ölçüme gerek kalmadan beş duyumuzla algılayabileceğimiz düzeyde denizin pis olduğu belli.”
    [h=2]Oğlum denizden mikrop kaptı[/h]Marmara Denizi’nin insan sağlığına yönelik olumsuz etkilerini başından geçen bir olayla anlatan Artüz, “Mesela bu sene Marmara Denizi’nde sörf yarışı yapıldı. Benim oğlum da yarıştı. Ama mikroptan orta kulak iltihabı, ciltte lezyonlar oluştu. Örneğin Florya Menekşe Plajı’na gidin denizde açığa doğru bakın. Kıyıdan 300 ila 500 yar ilerde üç tane şamandıra göreceksiniz. O şamandıralardan İstanbul’un kanalizasyon akıntıları dökülüyo ve siz insanlara ‘Menekşe Plajı’nda denize gir’ diyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir şey değil” şeklinde konuştu.
    [h=2]Sağlık Bakanlığı engel oldu[/h]Sevinç-Erdal İnönü Vakfı bünyesinde yürütülen proje kapsamında Marmara Denizi’ndeki ağır metallerinin insan sağlığına etkilerini araştırdıklarını ifade eden Artüz çalışmaları sırasında yaşadıkları engelleri şöyle anlattı: “Marmara deniz suyunda bulunan ağır metallerin insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda yaptığımız araştırma, etik kurul iznimiz olmasına rağmen Sağlık Bakanlığı tarafından engellendi. Sebebini bilmiyorum ama çıkacak sonuçlardan korkuluyor galiba. Çünkü biz Marmara Denizi’nin göreceli olarak en kirli ve en temiz yerinde çalışmalarımızı yapacaktık. En kirli yerinde araştırmamızı yaptık, en temiz yeri olan Tekirdağ Hoşköy’de yapacağımız çalışma engellendi. Araştırma için 350 denekten saç ve kan örnekleri alacaktık.”
    [h=2]Boğaz'da fenerbalığı, kılıçbalığı artık yok[/h]Yeni kuşağın 20 yıl önce bulunan birçok balık türünü yiyemediğini söyleyen Artüz sözlerine şöyle devam etti: “Balık türleri çok ciddi bir şekilde yok oldu. İlk önce ekonomik getirisi yüksek türler ortadan kalktı. Onları ekonomik getirisi olmayan türler kapattığı için eksikliği fark edilemedi. Lüfer, palamut azaldı ama av baskısı istavritin, sardalyanın üzerinde olduğu için toplam tonajlarda çok büyük değişim olmadı. Toplam tonajların içindeki tür sayısı azaldı, kirliliğe en dayanıklı türler paltama yaptı. Çok ciddi bir tür erozyonu oldu. 124 tane ekonomik öneme sahip türden 1,5 balık türüne indik. Boğaz’da eskiden olan dülger, fenerbalığı, kılıçbalığını yememiş, kömürcüm karası, çakal eriği gibi Boğaz’da çıkan balık türlerini de duymamışsınızdır bile.”
    [h=2]Çift kabukluların ihracatı yasak[/h]Hidrobiyolog Artüz denizlerdeki kirliliğin çift kabuklular üzerindeki olumsuz etkisini de şu sözlerle ifade etti: “Kum midyesi, istiridye, kara midye gibi çift kabukluların 90’lı yılların ortasından beri Marmara Denizi’nden çıkarılması yasak. Nedeni ise kirlenme yüzünden çift kabuklularda oluşan toksin organizmalar. Bunların ihracatta muazzam bir potansiyeli var ama insan sağlığına zararlı olduğu için değerlendiremiyorsunuz. Çünkü o kadar zararlılar ki midye yemek yerine pil emin daha az zarar görürsünüz”
    [h=2]Atıkları denizin dipine itiyorlar[/h]Haliç’in artık sadece temiz göründüğünü işin aslının öyle olmadığını anlatan Artüz şunları söyledi: “Çünkü tüm kirletici unsurlar kuşaklama kolektörü ile toplanıp Ahırkapı’nın önünden 65 metre derinliğe, denizin dibine hiçbir arıtma yapılmaksın basılıyor. Onun için bunca senedir atıkları toplayan kolektörler, denizin dibine atık basan pompalama istasyonları arıtma cihazı olarak gösterildi. Ama denizde arıtma diye kabul edilebilecek hiçbir unsur yok. Tamamen bir gözboyama. Türkiye’de hiçbir denizde arıtma yok.”
    [h=2]Dünya bize gülüyor[/h]Günümüzde teknoloji geliştiği için mutfakta bulaşık makinesi deterjanı, parlatıcı, lavabo aç gibi kimyasallar kullanarak artık evsel atık değil sanayi atığı seviyesinde kimyasal atık ürettiğimizi söyleyen Levent Artüz şunları aktardı: “Hâlâ biyolojik atıkların arıtılması için çok büyük yatırımlar yapıldığı söyleniyor. Bizim biyolojik arıtmayı 1980’lerde yapmamız gerekiyordu. Bu yüzden ‘Biyolojik arıtma tesisleri için büyük yatırımlar yapıyoruz’ deyince bize gülüyorlar. Bizim artık direk kimyasal arıtma tesisleri kurmamız gerekiyor. Marmara Denizi’ne elimizden gelen her türlü kötülüğü yapıyoruz. Marmara çok önemli bir koridor olduğu için kirlilikle canlı yaşamını bitirirseniz ne Akdeniz ne Karadeniz sağlam kalır.”
    [h=2]Doğum kontrol hapları balıkları kısırlaştırıyor[/h]Artüz, insanların kullandıkları kimyasal ilaçların kanalizasyon vasıtasıyla denize karıştığını ve balıkları da etkilediğine dikkati çekti: “Doğum kontrol hapları gibi cinsel içerikli haplar kullandığınız zaman idrarınızla dışarı atsanız bile işlevini kaybetmiyor. Bu kanalizasyon ile denize atıldığında aynı işlevi balıklar üzerinde de sürdürüyor. Bu da balıkların üremesinde olumsuz etkiler yaratıyor. Birçok ilaçta da aynı durum söz konusu.”
    [h=2]Sanayiler kâr amaçlı özdenitim yapıyorlar[/h]Sanayiinin de denizleri kirlettiğini ama kâr amaçlı bir şekilde yeterli olmasa da arıtma faaliyetini yürüttüğünü belirten Artüz, “Çünkü sanayii de kirletmek demek kârdan zarar etmektir. Bu yüzden özdenetim yapmak zorundalar. Örneğin klor üretiyorsanız ve atığınızda klor varsa zarar etmiş oluyorsunuz. Onun için mümkün olduğu kadar az kaçak yapmaya çalışıyorlar. Bizim Marmara Denizi’nde en büyük problemimiz evsel atıklar” dedi.
    [h=2]Mevzuat uygulansa tüm sorumlular hapse girer[/h]Çevre mevzuatının uygulanmadığına dikkati çeken Hidrobiyolog Levent Artüz “Şu an yürürlükte olan çevre mevzuatını uygulasanız İstanbul Valisi’ni, Belediye Başkanı’nı ve tüm sanayicileri hapse atmanız lazım. Çünkü mevzuata göre hiçbir şekilde damlalıkla bile deşarj yapamazsınız. İyi su bile dökülmesi yasak. Termik santraller de aynı şekilde hiçbir denetleme olmadığı için denizleri mahvediyor. Buralarda büyük balık türü kayıpları var. Kurumlar sadece balık türlerini korumak için çok palyatif çözümler üretiyorlar. Örneğin avcılığı yasaklıyorlar. Avcılığın tabi ki sınırlandırılması lazım ancak avcılığı yasaklamak havayı kirleten bir fabrikanın bahçesindeki sigara içen insana, ‘sigara içme havayı kirletiyorsun’ demek gibi bir şey” dedi.
     
  2. MUSTAFASÜRÜCÜ

    MUSTAFASÜRÜCÜ Üye Balıkçı

    Katılım:
    2 Eylül 2013
    Mesaj:
    870
    Alınan Beğeniler:
    27
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    İSTANBUL
    Cevap: Marmarada balık neden azalıyor...

    Maalesef hepsi çok doğru bilgiler kardeşim çok önemli bir konuyu paylaşmışsın teşekkürler
    fakat insanlar maalesef böylesine önemli bilgileri okumuyor bilmiyorlar ve bilinçsizce devam ediyorlar çevreyi mahvetmeye :mad:
     
  3. CengizKaanBulut

    CengizKaanBulut Üye Balıkçı

    Katılım:
    9 Mayıs 2014
    Mesaj:
    85
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Türkiye
    Cevap: Marmarada balık neden azalıyor...

    Bilgilendirme için teşekkürler,maalesef Karadeniz içinde ,aynı kaygılar geçerli,umarım dönülmez bir noktaya gelmeden önlemler alınır',,,,
     
  4. ishak BALLICA

    ishak BALLICA ÜSTAD ÜSTAD

    Katılım:
    15 Ekim 2008
    Mesaj:
    3,466
    Alınan Beğeniler:
    102
    Ödül Puanları:
    48
    Şehir:
    İzmir
    Cevap: Marmarada balık neden azalıyor...

    Bilgilendirme için teşekkürler...Emin olun her yer aynı...:(
     
  5. bkoc24

    bkoc24 Üye Balıkçı

    Katılım:
    10 Kasım 2011
    Mesaj:
    53
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    istanbul
    Cevap: Marmarada balık neden azalıyor...

    Teşekkürler senih bilgilendirme için .Okudum içim açıdı resmen. 124 çeşitten 1,5 çeşide düşmüş avlanabilir balık :mad:ileride çocuklara balığın sadece resmini gösterebileceğiz herhalde :no:
     
  6. gün batımı

    gün batımı Gold Üye Gold Üye

    Katılım:
    4 Şubat 2014
    Mesaj:
    181
    Alınan Beğeniler:
    4
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    İstanbul/Boğaz
    Cevap: Marmarada balık neden azalıyor...

    Sevgili kardeşim Senihcan merhaba;

    Öncelikle çevreye duyarlı birisi olarak tanıdığım kardeşimin, böyle bir konuda duyarlı davranarak bu konuyu gündeme getirmiş olması beni hiç şaşırtmadı.

    Senin gibi yüreği temiz çevreye duyarlı arkadaşlarımızın çoğalması en büyük temennim olacaktır.

    Bilgilendirme yazısını içim acıyarak okudum.

    Hepimizin bildiği acı gerçekler bilimsel olarak bir daha önümüze geldi.
    İnsan oğlunun bu vurdum duymazlığı, hele bunun devlet eli ile yapılıyor olması gerçekten anlaşılır gibi değil.

    Halbuki bu konuları çoktan aşmış örnek o kadar ülkeler var' ki karşımızda.

    Yazımı Dostoyevski'nin bir sözüyle bitireyim.

    Doğaya karşı işlenen bir suçun öcü, insan adaletinden daha zorlu olur.

    Sevgiyle ve Sağlıcakla kal.
     
  7. senihcan

    senihcan Üye Balıkçı

    Katılım:
    20 Mart 2014
    Mesaj:
    83
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    İstanbul,Mersin,Adana
    Cevap: Marmarada balık neden azalıyor...

    Önder abicim düşüncelerin için çok teşekkür ediyorum . Daha öncelerinde de bu tarz bir yazım bu forumda ve başka forumlarda da oldu. Balık popülasyonlarının azalmasında ki tek neden aşırı av baskısı değil en önemli neden turizm için kıyı tabanlarında yapılan kaya temizleme operasyonları ve atık su arıtma tesislerinin işe yaramaması olduğunu söylemiştim . Şans eseri bu röportaja rastladım . Malesef Türkiye sözde artık çok gelişmiş bir ülke olmasına rağmen doğa ve çevre bilinci olarak hem insan hem devlet olarak çok çok geride malesef . Çevre için yükseltilen ses her zaman yanlış anlaşılmış olup siyaset olarak algılanıyor . Bu zamana kadar Türkiye de malesef çevre bilinci olan hiçbir hükümet ve devlet görevlileri gelmedi . Ülkemizde çevre kirliliği , ağaç kesimi , denizlerin kirliliği , atık su problemleri , gerçekleştirilen projelerde bilim ve ilim adamlarına danışılmaması veya sözlerinin dinlenmemesi . İnsanlar rant için kurban verdikleri çevre ve doğayı hunharca yok etmeye kirletmeye devam ediyor . Herkes bir şey olmaz gelecektekiler düşünsen mantalitesiyle devam ediyor . Türkiyedeki insanların %90 durumun vahimliğini farkında bile değil . Tabi ki bu sadece Türkiye de olan bir şey değil . Bütün dünyanın problemi ama Türkiye malesef dünya ortalamasından biraz daha kötü durumda . Kimse çöl , kuraklık , yağış miktarları , kirlilik , deniz kirliliği ve Türkiye denizlerinde çıkan balık türleri ve miktarı ile ilgili durumu farkında değil . Biz amatör balıkçılık hobisiyle iglilenenler bazı şeyleri farkında ama bizlerde genel olarak suçu trolcülere usulsüz avcılara bağlıyoruz . Komşumuz Yunanistanda balık kaynarken biz deki tek problem sizce aşırı av baskısımı düşünmek lazım . Sonuçta balık burada bitmedi genel olarak göçücü olan balıklar bu sulara gelmiyor (Kirlilik ve kıyı tabanının yavrulama ve yuvaya elverişli olmadığından olabilir mi?) . Şimdi bu yazıdan denize poşet atan falan da suçlanabilir ama olay gerçekten trolcü , bilinçsiz denize çöp atan insanlardan çok daha ileride ve vahim . Çok değil 2,3 sene sonra hiç balık tutamıyor veya balıklarda ki ağır metal seviyelerinden dolayı balık yiyemiyor duruma gelebiliriz. Malesef bu duruma bireysel olarak yapabileceğimiz çok bir şey yok ancak topluca devlete gerekli tepki ve durumun vahimliğini bir şekilde iletebilmemiz elimizden gelen şey olabilir . Tabi oda büyük ihtimal şov yapıyorlar diye geçiştirilir . Aynı şey maden faciasında yaşandığı gibi . Kısaca devlet biran önce verdiğimiz vergiler ile arıtma tesisi ve balığın yavrulayabileceği uygun koşulların yaratıldığı alanlar yapmak durumunda . Yoksa denizden büyük ihtimal toksik midyeden başka bir şey alamıyacağız.
     
  8. senihcan

    senihcan Üye Balıkçı

    Katılım:
    20 Mart 2014
    Mesaj:
    83
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    İstanbul,Mersin,Adana
    Cevap: Marmarada balık neden azalıyor...

    Birde örnek vermek istedim . Biliyorsunuz Brezilyada bizim gibi gelişmekte olan bir ülke . Oradaki çevre bilinciyle ilgili bir örnek verim . Brezilya da çok işlek bir kumsalda köpek balığı saldırıları ve miktarında artış oluyor . Bunun sonucunda devlet yetkilileri kader demek yerine araştırılması için bilim adamlarını görevlendiriyor . Uzun araştırmalar sonucunda o kumsala yakın olan bir dere çıkışı farkediliyor . Dere incelendiğinde orada hayvan kesimi yapılan büyük bir mezbağa olduğu anlaşılıyor . Araştırmalar sonucunda mezbağ kapatılıyor . Saldırıların nedeni dereye verilen hayvan kanlarının ve organlarının dere çıkışında denizin kıyı bölgesine yayılması ve kan kokusunun köpek balıklarını plaja çektiği ortaya çıkıyor. Mezbağa kapandıktan 1 sene sonra plaj eski köpekbalıksız haline dönüyor.

    İnşallah bu gibi araştırma ve örnekler bir gün bizim ülkemizdede görülür...
     
  9. Ayşe SÜRÜCÜ

    Ayşe SÜRÜCÜ Üye Balıkçı

    Katılım:
    14 Ocak 2014
    Mesaj:
    104
    Alınan Beğeniler:
    6
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    İSTANBUL
    Web Sitesi:
    Cevap: Marmarada balık neden azalıyor...

    Bütün yazdıklarına aynen katılıyorum kardeşim duyarlılığın ve paylaşım için teşekkürler.
    elimizden gelen ne varsa yapalım bu konuda,acı gerçekler ama doğru hepsi yazık çok yazık:(
     
Yükleniyor...

Bu Sayfayı Paylaş