Video Karşı çıktığımız bu tür elle balık tutma

'VİDEOLAR' forumunda oltadasazan tarafından 21 Şubat 2009 tarihinde açılan konu

  1. oltadasazan

    oltadasazan Gold Üye Gold Üye Balıkçı

    Katılım:
    27 Kasım 2008
    Mesaj:
    661
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Eskişehir ve Yöresi
    Web Sitesi:
    Video tou tube arşivinden alınmıştır.Dört vatandaşımız nehire girmiş elle balık tutuyor.Acımasızca balık yuvaları karıştırılıyor.Ufak büyük demeden yakalanan hapise alınıyor.Suya dikkat edildiğinde üstünde baygın veya ölü yavru balıklar yüzüyor.Belki de suya balığı sersemletecek bir şeyler katmışlar.Yasak olsun veya olmasın bu tür avlanma benim şahsi kanaatime göreuygun değil siz ne dersiniz?

     
    En son bir moderatör tarafından düzenlenmiş: 7 Kasım 2016
  2. Cem VAROL

    Cem VAROL Gold Üye Gold Üye

    Katılım:
    17 Ocak 2009
    Mesaj:
    574
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    İZMİR
    bir balık kendine yuva yapmak için çok büyük uğraşlar veriyor .Elle balık yakalıyan kişi Sürekli bütün yuvaları elleriyle kurcalarken ,içinde balık olsun veya olmasın bütün yuvaları bozmuş oluyor ..

    Buda bence vicdan sirkülerine aykırı
     
  3. narki

    narki Tba Okuru

    Osman abi, paylaşım için teşekkürler.
    Bu insanlar belki bu işten zevk alıyorlar ama görüntüler üzücü, amatöre yakışmayan görüntüler.;)
    Zaten bu kişilerde amatör olamazlar.
     
  4. Öner

    Öner Üye Balıkçı

    Katılım:
    13 Ekim 2008
    Mesaj:
    862
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    ege
    Osman abim paylaşım için teşekkürler
    Abi bu görüntüler hiç hoş degil genelde nehir ve ırmaklarda
    bu şekilde av yapılıyor yanlız bununda daha kötülerini duydum
    dinamitle avlanıyorlarmış ALLAH'tan bana denk gelmiyorlar yoksa
    kesin gireriz bir birimize hiç hoşdegil gercekten bunların yaptıgı av degil
    sadece katliam hem doga hem çevre katliamı...:(
     
  5. ahme+

    ahme+ Üye Balıkçı

    Katılım:
    10 Ocak 2009
    Mesaj:
    686
    Alınan Beğeniler:
    2
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Bilecik ve çevresi
    abi paylaşım için sağol hoş görüntüler değil
     
  6. Fatih OKKA

    Fatih OKKA Gold Üye Gold Üye

    Katılım:
    9 Ekim 2008
    Mesaj:
    408
    Alınan Beğeniler:
    0
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Ege Denizi
    Web Sitesi:
    Gerçekten bu görüntüler için kelime bulamıyorum yazık çok yazık:mad::mad::mad:

    Ne ortada balık yuvası kalıyor ne doğal yaşam ondan sonrada burda balık olurmu olmaz tabi:mad::mad::mad:
     
  7. gülbaharlar

    gülbaharlar Gold Üye Gold Üye

    Katılım:
    18 Aralık 2008
    Mesaj:
    727
    Alınan Beğeniler:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    ege ve akdeniz
    paylaşım için teşekkürler
     
  8. Fedai

    Fedai Gold Üye Gold Üye

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    0
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    2
    Şehir:
    Akdeniz,Ege,Marmara
    Paylaşım için tesekkürler egitim sart:)
     
  9. Nevin

    Nevin Üye Balıkçı

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    93
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    ALMANYA-MARMARA-EGE-AKDENİZ
    Sadece kiniyorum söylenicek söz kalmamis zaten​
     
  10. oltadasazan

    oltadasazan Gold Üye Gold Üye Balıkçı

    Katılım:
    27 Kasım 2008
    Mesaj:
    661
    Alınan Beğeniler:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Eskişehir ve Yöresi
    Web Sitesi:

    ANASAYFA YAZARLARIMIZ EKLER NEDEN BİRGÜN? E-BİRGÜN BİRGÜN AJANDA ÜYE ADI : ŞİFRE : ÜYE FORMU




    GÜNCEL ÇALIŞMA YAŞAMI EKONOMİ DÜNYA TOPLUMSAL YAŞAM KENT & YAŞAM KÜLTÜR & SANAT TELEVİZYON SİNEMA BİLİM BİLİŞİM SPOR 14:44 22 Şubat 2009





    ELMA CENNETİ: EĞİRDİR
    11:04 21 Şubat 2009


    Bu hafta Türkiye’nin elma cenneti Eğirdir’e gidiyoruz. Maviyle yeşilin kucaklaştığı Eğirdir’de görecek çok yer, yapacak çok şey bulunuyor. Burada sörften dağcılığa, kayaktan bisiklete, yürüyüşten yamaç paraşütüne kadar tüm doğa sporlarını yapma şansınız var.
    Eğirdir adının Yunanca’da bir nesnenin en uçtaki yada en üstteki bölümü anlamına gelen Akroterion sözcüğünden geldiği kabul ediliyor, bu adında kentin arkasındaki Davras Dağı’ndan kaynaklandığı sanılıyor. Söylenceye göre ise Eğirdir adının kökeni dramatik bir olaya dayanıyor: “Çok eskiden Eğirdir’de yaşayan bir bey, eşi ve çocuklarıyla birlikte Sivri dağın eteklerine avlanmaya çıkmış. Bir geyik gördüğünde okunu gerip atmış. Ok geyik yerine bir kayaya saplanmış. Okun saplandığı noktadan sular fışkırmış ve çocukları bu suya kapılıp boğulmuş. Bey eşinin yanına koşmuş ona çocuklarının boğulduğunu söylemiş. Eşi dalmış halde yün eğirmeye devam edince, Bey sesini yükseltmiş. Hanım, hanım çocuğu su aldı götürdü, sen hâlâ yün eğirir durursun. Eğirdur bakalım demiş.” İlçenin adı da böylece Eğirdir kalmış.
    Doğanın en cömert davrandığı yerlerden biri olan Eğirdir Türkiye’nin dördüncü büyük tatlı su gölünün kıyısında kurulmuş. Eğirdir iki bölgeden oluşuyor; gölün kıyısındaki ilçe merkezi ve gölün içindeki Yeşilada mahallesi. İlçe merkezindeki Eğirdir kalesinin ilk olarak MÖ 4.yy’da Lidyalılarca inşa edildiği sanılıyor. Bizans döneminde Akritur olarak adlandırılan kent Anadolu Selçukluları zamanında sultanların sayfiyesi olmuş ve –herhalde cenneti andırdığı için- “Cennetabad” olarak adlandırılmış. Hamidoğulları Beyliğini kuran Dündar Bey Eğirdir’i başkent yapmış ve anıtsal yapılarla donatmış. Eğirdir’e gelenlerin mutlaka görmesi gereken iki yapı yani Hızırbey Camisi ve Dündar Bey Medresesi işte bu dönemde inşa edilmiş.
    Halkın Ulu Cami olarak adlandırdığı Hızırbey Camisinin ilk olarak Selçuklu Sultanı 2.Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde inşa edildiği ve 1327-1328 yılları arasında da Hızırbey tarafından genişletildiği biliniyor. Bu nedenle Hızırbey Camisi olarak adlandırılan yapı 1814 yılında yanmış ve altı yıl sonra yeniden inşa edilmiş, şu günlerde esaslı bir onarımdan geçiyor.

    ENDER GÖRÜLEN BİR YAPI: KEMERLİ MİNARE
    Caminin doğu cephesini kalenin sur duvarları oluşturuyor. Cami ile Dündar Bey Medresesi arasındaki sur duvarlarından içkaleye açılan bir kapı ve yol var. İçkaleye açılan kapı kemerinin 5 metre kadar üzerinde zarif bir minare yer alır. Minarenin gövdesinde büyük ölçüde dökülmüş turkuaz renkte çiniler görülür. Kemerli minare Anadolu camilerinde pek görülmeyen ender bir örnek.
    Camiyle aynı avluyu paylaşan Dündar Bey Medresesinin taç kapısı tek kelimeyle muhteşem. Bu taç kapının Eğirdir Kervansarayından sökülüp getirildiği biliniyor. 1237 yılında 2.Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından han olarak inşa ettirilen yapı 1301 yılında Hamidoğlu Dündar Bey tarafından medreseye çevrilmiş. Medresenin şadırvanlı iç avlusuna bakan 11 odası bulunuyor. Aslında iki katlı olduğu bilinen medresenin ikinci katı yıkılmış, şimdi kapalı çarşı olarak kullanılıyor. Revaklarının sütun başlarına çeşitli motifler ve kartal başları oyulmuş.
    Eğirdir’in geçmişini ve geleneklerini merak edenlerin Eğirdir evini görmesi gerekiyor. Belediye tarafından restore edilen evin içinde yöreden toplanmış eşyalar sergileniyor. Eğirdir’de Baba Sultan adında bir Bektaşi büyüğünün türbesi de var. Türbenin kapısındaki yazıtta Hamidoğlu İlyas Bey tarafından 1358 yılında İsa bin Musa adına inşa ettirildiği anlatılıyor. Selçuklu tarzındaki türbede Baba Sultan’dan başka Sureti Baba (Zorti Baba) ve Palaz Baba adlarında iki kişinin daha mezarı bulunuyor.
    Baba Sultan’ın Hacı Bektaş Veli’nin torunu ve Bektaşi Tarikatının dördüncü halifesi olduğu kabul ediliyor. Asıl adı Mürsel imiş, o dönemde din büyüklerinin soyundan gelenlere Sultan denildiği için ona da Mürsel Sultan denilmiş. Büyüyüp, Bektaşi Tarikatının gerektirdiği bilgi ve deneyimi kazandıktan sonra Baba unvanını almış ve Baba Sultan olarak anılmaya başlamış. 1357-1369 yılları arasında Bektaşi dergahının postnişini olan Baba Sultan öğrencilerinden Ebu Musa oğlu Şeyh İsa Deduki’yi Eğirdir’e göndermiş ve onun burada bir zaviye kurmasını sağlamış. Baba Sultan yaşlanınca buraya gelmiş ve vasiyeti üzerine türbesinin bulunduğu yere gömülmüş. Tekkeler kapatıldıktan sonra türbenin etrafında bulunduğu bilinen aşevi gibi diğer yapılar yıkılmış, geriye türbe kalmış.

    ZORT DEMEYİ BİLEBİLMEK
    Baba Sultan’ın yanında gömülü olduğu kabul edilen Sureti Baba’nın da (Zorti Baba) ilginç bir öyküsü var. Söylenceye göre Timur Eğirdir’i işgal etmiş ve halka büyük zulüm yapmaya başlamış. Zorti Baba Timur’un huzuruna çıkmış ve ondan halka eziyet etmemesini istemiş. Ancak Timur bunu kabul etmeyince “senin gibi Emir’e zort” demiş. Buna öfkelenen Timur adamın boynuna taş bağlatıp göle attırmış. Ancak adam boynundaki taşa rağmen batmamış, Timur’a “zort” demeyi sürdürüp, askerlerine taş atmış ve Eğirdir halkını kurtarmış.
    Eğirdir’de turizmin merkezi Yeşilada. Geçen yüzyıla kadar küçük Canada gibi gerçekten adaymış daha sonra bir yolla karaya bağlanmış. Gölün ortasında adalar şimdi bir yarımada olmuş. Mübadeleye kadar Yeşilada’da Rumlarla Türkler bir arada yaşarmış. O yıllarda Nis olarak adlandırılan adada yaşayan Rumlardan geriye Hagios Stefanos kilisesiyle, ahşap evler kalmış. Küçücük adada onlarca pansiyon ve restoran açılmış, bu durum otantik dokunun bozulmasına neden olmuş.
    Denizden 917 metre yükseklikte bulunan Eğirdir Gölü yüksek dağlarla çevrili, gölün daha küçük olan kuzey bölümüne Hoyran Gölü deniyor. Gölün fazla suları ise bir kanalla Kovada Gölü’ne akıtılıyor. Burası önemli bir doğa alanı aynı zamanda; kış aylarında gölde elmabaş pakta, tepeli pakta, Macar ördeği ve sakarmeke gibi su kuşları kışlıyor.
    Öyküsü Adem’le Havva’ya kadar uzanan sihirli meyve elma, halkın başlıca geçim kaynağı. Her yer elma bahçeleriyle kaplı, ama gelgelelim arandığında Eğirdir Elması bulunamıyor. Israrla aradım, sordum ilçede satılan elmalar başka yerlerden geliyormuş. Elmadan sonra gül de önemli bir geçim kaynağı. Eskiden gölde ondan fazla balık türü yaşarmış, ancak göle bırakılan tatlı su levrekleri yüzünden endemik türler çok azalmış. Ciddi bir gelir kaynağı olan kerevitte hastalık yüzünden yok olma noktasına gelince balıkçılık bir hayli gerilemiş.
    Eğirdir’in nüfusu 20.400, bu nüfusun hemen hemen yarısını Dağ Komando okulunda yaşayan askerler ve 1.000 yataklı Kemik Hastalıkları hastanesinde yatan hastalar oluşturuyor. Göller yöresinin en önemli turizm merkezi olan Eğirdir’in nüfusu yaz aylarında birkaç kat artıyor, gölün çevresi dolup, taşıyor. Özellikle ilçe merkezindeki mavi bayraklı Altınkum Plajı sığ kumsalıyla büyük rağbet görüyor. Yaz aylarında burada plaj voleybolu turnuvaları da düzenleniyor. İlçe merkezine 11 km uzaklıktaki Bedre Plajı da güzel bir kumsala sahip.
    Eğirdir Gölü doğa sporlarını sevenler için de birebir. Haftanın 4-5 günü esen poyraz ve lodos rüzgarı sörf ve yelken gibi su sporlarına çok uygun bir ortam sağlıyor. Son yıllarda yamaç paraşütü de gelişmiş. Karatepe, Eğirdir Sivrisi ve Akpınar köyünün önündeki pistlerden havalananlar gölün gün içinde farklı renklere bürünen manzarasını seyrederek aşağılara süzülüyorlar. 6-7 yıldır düzenlenen Eğirdir Triathlonu da son yıllarda uluslararası nitelik kazanmış.
    Gölün kıyısında olunca doğal olarak balık yemekleri de öne çıkıyor. Özellikle Çapak Dolması olarak bilinen yemekleri çok ünlü. Sazan balığının bir türü olan Çapağın yağlı, havyarlı ve iri olanı (4-5 kg) bu yemekte kullanılıyor. Balığın karnına bol nane ve havyarla pişmiş bulgur doldurulup, fırında pişiriliyor. Sakallı Sarkan çorbası, Sıyırgı, Bütünet ve Çakal tatlısı da Eğirdir’e özgü lezzetlerden.
    Eğirdir ve Kovada gölleri arasında yükselen Davraz Dağı kayak merkezi son yıllarda yörenin kış sporları merkezi haline gelmiş. Yukarı Gökdere köyündeki Kasnak meşesi ormanı, Kovada Gölü Milli Parkı ve antik kral yolunun geçtiği bilinen Yazılıkaya kanyonu da Eğirdir çevresindeki görülmeye değer doğa cennetleri

    Nasıl gidilir?
    Eğirdir; Isparta’ya 30 km, Ankara’ya 456 km, İstanbul’a 651 km, İzmir’e 428 uzaklıkta. Isparta’dan Türkiye’nin hemen hemen her kentine otobüs seferleri yapılıyor. Ayrıca Isparta’ya İstanbul’dan uçak, İzmir ve İstanbul’dan da trenle ulaşmak olanaklı. ANASAYFA

    Haber sıcağı sıcağına konunun üzerine geldi Eğirdir'de yayınlanan mahalli gazetenin bu günkü sayısı , gazete ilcesi anlatıyor.İçinde de Havyarlı sazan çapağından balık yemeği tarifi veriyor.Aydın basının kalemleri bunu yazıp yayınlıyorsa vatandaşımız ne yapmaz.İşte vatandaş böyle eğitiliyor.Biz yinede aklımızın erdiği gücümüz yettiği kadar yanlışlara isyan etmeye devam edeceğiz .
     
  11. discus

    discus Üye Balıkçı

    Katılım:
    13 Kasım 2008
    Mesaj:
    94
    Alınan Beğeniler:
    5
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    muhtelif
    bu şekilde avlanmayı şahsım adına kınıyorum:mad::mad::mad:
     
  12. albay

    albay Tba Okuru

    abi neler var degilmi bizde egitim ve yarını düşünme olmadıgı sürece daha neler olacaktır paylaşım icin cok teşekkürler:)
     
  13. İsmail ESENCAN

    İsmail ESENCAN Admin Admin

    Katılım:
    19 Eylül 2008
    Mesaj:
    11,450
    Alınan Beğeniler:
    10,056
    Ödül Puanları:
    5,113
    Şehir:
    İzmir
    Web Sitesi:
    Osman abi, paylaşım için teşekkürler.
    Tasvip etmediğimiz bir yöntem ama maalesef hala güzel yurdumda bu şekilde avlanılarak güzelim balıklarımızın yuvaları maalesef dağıtılıyor.
    Vatandaşta marifet yapmış gibi, dünyanın en yaygın internet sitesinde bütün dünyaya yaptıkları rezilliği gösteriyorlar, yurdum cahil insanı.
    Allah akıl fikir versin.;)
     
  14. Onur ADIGÜZEL

    Onur ADIGÜZEL Üye Balıkçı

    Katılım:
    23 Eylül 2008
    Mesaj:
    91
    Alınan Beğeniler:
    6
    Ödül Puanları:
    0
    Şehir:
    Sakarya
    kesinlikle ve kesinlikle karşı çıkıyorum... balık yuvalarının bozulmasından dolayı tabiki da....ve bir de suya herhangi bir şey döktülerse de ...:mad::mad:
     
  15. serhat3579

    serhat3579 Tba Okuru

    ha elle ha bi araç kullanarak trolle aynı kapıya çıkar işte inasna oğlu kendi elleriyle geleceğini yok ediyor
     
  16. Ahmet ÜNSAL

    Ahmet ÜNSAL Üye Balıkçı

    Katılım:
    20 Eylül 2008
    Mesaj:
    443
    Alınan Beğeniler:
    100
    Ödül Puanları:
    18
    Şehir:
    Eskişehir
    Böyle bir av şekli yok yapanları kınıyorum bende
     
Yükleniyor...

Bu Sayfayı Paylaş