Charlie Chaplin, (d. 16 Nisan 1889 - 25 Aralık 1977), İngiliz sinema yönetmeni, oyuncu ve yazar. Asıl adı Charles Spencer Chaplin olmakla beraber, yarattığı "Şarlo" (Charlot) karakteri ile özdeşleşti ve öyle anıldı. Londra'nın fakir bölgelerinden birinde doğup büyüyen Chaplin, 1913' te gittiği ABD'de sinemaya başlamıştı. 1914'teki ilk filmi Making A Living 'in ardından çekilen Kid Auto Races in Venice filminde bol pantolonlu, melon şapkalı, büyük ayakkabılı, sürekli bastonunu çeviren ve sakar hareketleri ile gülünç mizansenler oluşturan "Şarlo" tiplemesini yarattı. Takip eden yıllar içinde aralarında The Immigrant (1917), The Adventurer (1917) gibi ünlü filmlerinin de bulunduğu altmıştan fazla kısa filmde oynayarak yeni gelişmekte olan sinemanın da etkisiyle dünya çapında görülmemiş bir üne kavuştu. 1918 yılında çektiği A Dog's Life filmi ile uzun metrajlı filmlere de başlayan Chaplin, Mary Pickford, Douglas Fairbanks ve D. W. Griffith ile birlikte kurdukları United Artists film şirketinin ortağı olduktan sonra Altına Hücum, Şehir Işıkları, Büyük Diktatör, Asri Zamanlar, Sirk ve Sahne Işıkları gibi başyapıtlara imza attı. Hiç tartışmasız dünya sinema tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Charlie Chaplin, kendi oluşturduğu modern palyaço tiplemesi olan “Şarlo” ile özdeşleşmiş bir sinema yönetmenidir. Yönetmenliği kadar oyunculuğuyla da sinema dünyasına damgasını vuran Chaplin, ayrıca yazarlıkta yapmıştır. Her ne kadar Charlie Chaplin’i ABD meşhur etmiş olsa da, kendisi aslen İngiliz’dir. Londra’da dünyaya gelen Chaplin oldukça fakir bir ailenin çocuğu olarak büyüdü ve 23 yaşında herkes gibi büyük hayallerle ABD’ye gitti. Chaplin’i herkesten farklı kılansa, hayallerini gerçekleştirmiş olmasıdır. Günümüz sinema sektöründe faaliyet gösteren en büyük yapım şirketlerinden biri olan United Artists firması da, Charlie Chaplin’in büyük katkısıyla kurulmuştur. Ortağı olduğu United Artists firmasıyla devam eden yıllarda sinema dünyasının en önemli başyapıtları arasında gösterilen Sirk, Sahne Işıkları, Büyük Diktatör ve Altına Hücum gibi filmlere imzasını attı. Charlie Chaplin, tamamını kendi tasarladığı sahnelerde akıl almaz olayların üstesinden gelen ve akrobatik olmak istemese de akrobatik hareketlerde büyük başarı gösteren Şarlo karakterini büyük bir başarıyla canlandırdı. Hareketli ve heyecanın biran dahi olmadığı sahnelerde çok başarılı olan Chaplin, ayrıca duygusal sahnelerde dramatik duruşuyla seyircilerin kalbinde taht kurmayı da başarmıştır. Ayrıca Charlie Chaplin, California’da düzenlenen “En İyi Şarlo Taklidi” yarışmasına kimseye haber vermeden katılmış ve ilginç olarak ancak 3. olabilmiştir. Filmlerinde dönem koşulları için imkânsız görülebilen mizansenlere, koreografilere ve akrobatik hareketlere yer veren Chaplin, komedi sinemasının bütün örneklerini sonuna kadar korumakla birlikte, heyecanın ve hareketin asgari düzeye çekildiği sahnelerinde ise dramatik yapısını sergileyebilmiştir. Popülist yaklaşımlara, hiçbir zaman benimsemediği bazı yönetim biçimlerine ve teknolojiye yönelik ağır eleştirilerini ise yine bu komedi tarzının içinde eritmiş ve sessizce seyirciye ulaştırmayı bilmiştir. Yarattığı 'modern palyaço' Şarlo ile dünya üzerinde filmlerinin gösterildiği her ülkede insanların hayranlığını toplamasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığını reddetmesi sebebiyle bu ülkede kendisine yönelik olarak başlatılan karalama kampanyası; kendisinden bir hayli genç olan kadınlarla yaptığı dört ayrı evlilik, bir dönem kendisine açılan babalık davası, The Immigrant filminde bir ABD memurunu tekmelediği sahne ve son olarak Altına Hücum filmindeki bazı sahnelerin komünizm propagandası olarak yorumlanması gibi olayların etkisiyle Chaplin'in ABD'ye girmesi yasaklandı. Bunun üzerine karısı ve çocuklarıyla birlikte hayatının sonuna kadar yaşayacağı İsviçre'ye yerleşen Chaplin, ancak 1972 yılında Oskar Özel Ödülü'nü almak için yıllar sonra ABD'ye geri döndü. Takip eden yılda City Lights adlı filme bir kez daha Oscar ödülünü kazanmıştır. 1975 yılında 86 yaşında iken İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından şövalye unvanına layık görülmüştür. Chaplin, filmlerinde her zaman sol görüşe sempati duyduğunu hissettirmiştir. Sessiz filmlerinde Büyük Depresyon yer vererek yoksuluğa karşılık Tramp'ın kötü yönetim politikasına gönderme yapmıştır. Modern Times filminde işçilerin ve fakir halkın kötü durumlarına dikkat çekmiştir. Büyük Diktatör filmiyle Nazi Almanyasını çok sert biçimde eleştirmiştir ve o dönem ABD resmi olarak Almanya ile hala barış içinde olması filmin ABD'de Chaplin'e karşı karalama kampanyası başlatılmasına neden olmuştur. Chaplin, hayallerinin ve yaratıcılığının sezgisel boyutta düşünüpte oluşturduğu tüm filmlerin sinema dünyasına yeni heyecanlar katmıştır. Hiçbir zaman ekranın tamamen kapanmasına biranda izin vermemeyi geliştirdi. Filmlerinde diyalogları yazılı olarak farklı bir ekrana geçiş yaparak gösteriyordu ancak teknolojik gelişmelerden yararlanıp bu işin de üstesinden gelmeyi başardı. Chaplin'in sağlam duruşu 1960'lardan sonra yavaş yavaş bozulmaya başlamıştı, onunla iletişim kurmak güçleşmeye başlamıştı. 1977'de tekerlekli sandalye ile hayatını devam ettiriyordu. Chaplin 1977'in Noel'inde İsviçre'de uykusunda hayata veda etti. 1 Mart 1978'de naaşı küçük bir isviçreli grup tarafından fidye istenmek üzere kaçırılmaya kalkışıldıysa da hırsızlar amaçlarına ulaşamadan yakalandı. Chaplin'in naaşı 11 hafta sonra Lake Geneva (Geneva Gölü)'ünde 1,8 metre suyun altından çıkartılıp tekrar mezarına defnedildi.